Skip to main content
Category

blog

Sporcu Anne- Meral Öztürk Röportaj

“Hayallerinin peşinden gitmek bu ülkede yaşayan bir kadın için gerçekten zor, yarım kalanları tamamlamak için hala çabalıyorum ve bu çabayla motive oluyorum.”

Sporcu anne olarak tanıdığımız Meral Öztürk instagram ve youtube kanallarında iyi bilinen bir isim. Kendisiyle yaptığımız röportajda yarım bırakılmış spor aşkını yıllar sonra yine kendi çabalarıyla nasıl ateşlediğine tanık olduk. Çocukların ilgi ve yeteneklerini fark edip, onları desteklemenin ne kadar önemli olduğunu bize tekrar hatırlatan bu minik ama koca yürekli kadını gelin birlikte tanıyalım.

Sporcu Anne kimliğiyle sosyal medyada oldukça tanınıyorsunuz. Peki Meral Öztürk’ü tanıyabilir miyiz? Sporcu Anne oluncaya kadar neler yaşadı?

Meral ben. Eski artistik jimnastikçi, tam anlamıyla sporcu bir anneyim.  Modadan, giyimden pek anlamayan, bir erkek çocuğu gibi büyütülmüş, futbolu dahi çılgınlar gibi takip eden bir sporseverim. Evliyim ama eşten öte arkadaşım… Çocukluğunu 30 yaşından sonra yaşamaya çalışan bir yetişkinim.

Artistik jimnastik yolcuğunuz yarım kalmış. Çocukların spor alanındaki yeteneklerinin açığa çıkarılmasına da çok önem veriyorsunuz. Hem kendi tecrübeniz hem de genelde gördükleriniz ışığında neler paylaşmak istersiniz?

İçimde yara kaldı dedikleri türden yarım kalış. Çok hüzünlü ama derginizi takip eden annelerin zaten stresli olan ruh hallerine bir dert de ben eklemeyeyim, daha çok yol gösterici olmak adına kendi tecrübemi özetlemek istiyorum.

Ailesi tarafından görülmeyen – duyulmayan bir çocuğun öğretmeni tarafından özel yeteneğinin fark edilmesi ile başlamıştı jimnastik yolculuğum ama kulüp değiştirince antrenörlerimin de değişmesiyle, yalnızca kulübümde gördüğüm desteği de kaybetmiştim.

Ne yazık ki pedagojik eğitim almadıkları belli olan baş antrenörümden saygı ve motivasyon görmek yerine, takım arkadaşlarım yanında gücendirilmeye başladığım günler ardından, Türkiye dereceleri olan bir sporcu iken jimnastiği bırakma noktasına vardım adım adım… Antrenmana diye evden çıkıp farklı spor kulüplerine gittim.
Neyse ki spor kanıma işlemişti.

12 yaşlarındaki bir çocuğun spor kulübünden kaçıp, kendi başına başka bir spor kulübüne gidip, farklı bir spor dalında antrenmanlara başladığı pek duyulan bir hikaye değildir.

Genelde çocuklar oyun salonlarında ya da parklarda bulunurlar ya evden kaçış hikayelerinde, ben kulüpten kaçıp başka bir spor kulübünde bulunmuştum. 1 aylık kaçış serüvenim sonunda, kulüpten eve kadar dayak diyerek gitmiştim ama o kısım benim alışkın olduğum ama muhtemelen okuyucularınızın alışkın olmadığı hikayelerden… Ne ben anlatayım, ne siz dinleyin, ne de çocuklarınıza yaşatın.
Ve böylece jimnastik defterim kapanmış oldu.

27 yaşımda pilates, 35 yaşımda jimnastik defterimi tekrardan açtım ama artık yarışmalara katılamayacağımı bilerek sadece içimde kalan o ukdeyi gidermeye çalıştım. Son yıllarda artistik jimnastikteki başarılarımızı gördükçe hem gururlanıyorum, bir yandan da onların yerinde ben de olabilirdim diyorum.
Her durumda kendimle gurur duyuyorum.

Ufkun bu kadar sınırlandığı bir aileden mahalleden çıkıp, 25’inden sonra hayallerinin peşinden gitmek bu ülkede yaşayan bir kadın için gerçekten zordur.
Yarım kalanları tamamlamak için hala daha çabalıyorum ve bu çabayla motive oluyorum.

“Sporcu Anne” ve  “Canlı Pilates” kanalları sosyal medyada yoğun takip ediliyor.  Takipçilerin büyük çoğunluğu da kadın sanırım. Bu kanallar kadınlara nasıl bir fayda sağladı?

Bugün sosyal medya hesabınızı açtığınızda genelde karşınıza ilk çıkan şeyler; sürekli yeme isteği uyandıran yemek resimleri, tüketimi teşvik eden moda paylaşımları, dedikoduyu, birilerinin hayatını didiklemeyi normalleştiren magazin sayfaları, insanların tartıştırıldığı (aslında kapıştırıldığı) programlar… Klasik Türkiye gerçeğinde insanları strese sokan haberler, vb şeyler.

Ben ve benim gibi spor eğitmeni arkadaşlarımızın paylaşımlarının ise magazinden uzak, sağlığa, düzenli bir hayata, temiz beslenmeye teşvik etmesi itibariyle sosyal medyada en fazla fayda sağlayan sayfalar – kanallar olduğunu düşünüyorum.

Benim sayfalarımın farkı ise sağlıklı bir bedene kavuşmanın aslında sanıldığı kadar zor olmadığını, basit temiz bir beslenme planı, günlük egzersiz ve yürüyüş ile ömür boyu diyet ya da yıpratıcı hit antrenmanlar yapmadan da form tutulabildiğini göstermemdir.

Ve tabii esnek olmanın önemini ısrarla vurgulamam. Gözlemlediğim kadarıyla bedenin hareket genişliği ile kimse ilgilenmiyor. Herkes iyi görünmek istiyor ama iyi hissetmek – rahat hareket etmek pek umursanmıyor.

Yani aynada belimiz ince görünsün diyen çok ama belimiz kuvvetli, omurgamız hareketli olsun diyen yok gibi… Yazın tatilde kalçalar sıkı dursun isteniyor ama o kalçalar üstünde yerde oturmak zorluyor , 5 dakika otursa tutuluyor. Tartıda hafif olmak önemseniyor ama atik olmak umursanmıyor, güçlü ve esnek kaslar yerine tartıya odaklanılıyor.

Ben en çok bu yanlışı değiştirdiğini düşünüyorum. Özellikle takip edenler anneler olduğundan, çocuklarına oyunlarında keyifle eşlik edebilmek için güçlü kaslara ve geniş eklem açılarına ihtiyaçları olacağından bahsediyorum. Yoksa nasıl atçılık oynarız onlarla… Ya da yakalamacılık…  Ellerinden tutulup döndürülmeyi öyle seviyorlar ki ama hareketimiz kısıtlı olduğunda bir tur dönsek düşüp bayılırız.

Özellikle instagram hikayelerimi takip edenler aktif spor yapan bir annenin çocuğuyla fiziksel aktiviteler de çok daha uyumlu olabildiğini bizzat benden görmüşlerdir. Uyum demek daha çok duygusal bağ demektir.

Oğlum Asil’le uzun emzirme döneminde de derin bağımızı kurduk elbet ama bu bağı oyunla pekiştirdik. Bir çocuğun sadece annesi olduğunuz için size duyacağı saygı – sevgi belli bir noktadan öteye çocukların fiziksel hareket gerektiren oyunlarına dahil olmak onlara yapacağınız en büyük iyiliktir ve tabii kendinize.

Size olan sevgi ve saygısının nasıl arttığını tecrübe etmek isterseniz önce kendi bedeninizin sınırlarını genişletin ve çocuklarınızın oyunlarına dahil olmaya başlayın.
Beraber dans edin.
Beraber bisiklete binin.
Onun gibi yerlere serilip arabalarıyla ya da bebekleriyle oyun kurun.
Hatta beraber egzersiz yapın.

“Canlı Pilates” derslerime katılanların çoğunluğu anne olsa da bugün beni tanıyan ve benimle egzersiz yapan çocuk sayısı da en az anneler kadar çok. Annelere egzersiz alışkanlığı edindirirken, çocukların da hem hareket ihtiyacını karşılamış hem de onlara temelden sporu sevdirmiş oluyoruz.

Anneyle beraber egzersiz yaptıklarından çok da verimli bir anne – çocuk aktivite zamanına dönüşmüş oluyor. Üstelik çocuğunu gözlemleme şansı bulan anneler onlardaki ışığı görebiliyor ve benim tecrübem gibi çocuğu – onlarca çocuk arasından fark etmesi zor olan bir eğitimciye gerek kalmadan spor branşlarına yönlendirebiliyorlar.

Ben şanslıydım ve benim öğretmenim yeteneğimi görebildi, 30-40 kişilik sınıflarda görülemeyen ve yönlendirilmediği için becerileri körelen çocuklardan olmadım. Ne yazık ki standart eğitim sisteminde standartlaştırılan çocuklarımız bugün masa başı işlerde, hareketsiz bir hayat tarzında muhtemelen çok da keyif almadıkları hayatlarını yaşamaya devam ediyorlar.

Oysaki spor sadece sağlık ya da daha iyi bir fiziksel görünümden ibaret değildir.
Spor ayrıca bir meslektir de… Bugün ülke nüfusu bizden çok çok az olmasına rağmen bir çok gelişmiş ülkenin olimpiyatlarda yarışan sporcu sayısının ve aldıkları madalyaların fazla oluşu, çocukların becerilerinin daha çok küçük yaşlarda , eğitimciler ya da spor – egzersiz bilinci olan ebeveynleri tarafından mutlaka yatkın oldukları spor dallarına yönlendirilmeleri ve desteklenmeleri neticesindedir.
Belki eğitim sistemimiz bu alanda çocukları yeteneklerine göre değerlendirip yönlendirmiyor ama benim sporcu annelerimde o bilinç zamanla gelişiyor.
Her gün birçok kişi bana çocuğun fiziksel becerilerini kayda aldığı videolar ulaştırıyor ve hangi spor dalına yönlendirmesi gerektiğini soruyor.

İlk olarak jimnastikle başlaması gerektiğini söylüyorum tabi ki çünkü temel jimnastik ile atılır, temel sağlamlaştırılır ve sonrasında çocuğun ilgilendiği alana yönlendirilir.
İlgilendiği bir spor branşı yok ise farklı denemeler yapılabilir. Örnek olarak çocuğunuzla futbol oynayarak ya da basketbol oynayarak becerisini değerlendirebilirsiniz. Ya da buz patenine kaymaya gidip gözlemleyebilirsiniz.
Becerisinin olmasının yanında sevmesi de gerekir çocukların çünkü sevmediği, zorlama bir spor dalında başarılı olması mümkün değildir.

Sosyal medyada kalıcı olmak zor. Sizin çalışmalarınız ve çekimlerinizde oldukça profesyonel görünüyor. Ekibiniz var mı? Çalışma temponuz nasıl?

Sayfayı ilk açtığım zamanlarda 16 GB’lık bir telefonla çekim yapıyordum. Genelde tamamen spontane, anlık, oğlumla olan anları kayda aldığım paylaşımlardı.
Yine spor yapıyorduk tabii ama şu an binlerce kadının kendinden bir parça bulduğu – ilham aldığı, bilgilerinden faydalandığı ve en çok da egzersiz yapmaya üşenenlerin motivasyon sağladığı bir hesaba dönüştü @Sporcu_anne

@Canli_Pilates derslerinde ise binlerce kadının katıldığı online bir programda teknik ekipmanımın da derslerim kadar sağlam olması gerekiyor, yayınlar için son teknoloji cihazlar, pro makinalar, ses kayıt cihazlarım ve bir de arka planda kamera çekimleri yapan eşim ve ben bir ekibiz diyebilirim.
Ve tabii her ay binleri bulan Canlı Pilates öğrencilerinin kayıt işlemleri ile ilgilenen bir de çalışan arkadaşımız var.

Fakat yolun zor kısmını şu an kenarda duran eski bir telefonla beraber tek başına yürümüştüm, şimdi hem ekibimle hem de teknoloji ile beraber büyüyoruz.

Spor, sağlık, mutluluk…  Bu üç kelimenin insan yaşamındaki yeri sizce nedir?

Sağlık ve mutluluk için spor diyebilirim mesela. Çünkü sağlık olmazsa mutluluk olmaz. Ve spor olmazsa beden sağlığı olmaz. Belinde fıtık, boynunda fıtık, dizinde aşınma, sırtında kambur olur.

Sağlık sorunları ile mücadele içinde mutluluk hissini tam anlamıyla yaşayamayız.
En basiti gece bel ağrısından uyuyamadığında ya da huzursuz bacak sendromu ile gece boyu bacakların ağrıdığında güne nasıl huzurlu bir başlangıç yapabilirsin ki.
İşte bu noktada spor – egzersiz yan etkisiz ilaç gibidir.

Sen belki form tutmak için yaparsın ama bacağındaki ağrı da hafifler, omurgan da güçlenir, kas miktarın hatta kan dolaşımın artar, yağlanman azalır, bedeninde yağlarına depolanmış toksinleri yakarsın, kısa süre içinde cildindeki temizlenmeyi dahi fark edersin. Hiç bir cilt bakım ürününün düzenli egzersiz ve temiz beslenme kadar faydası olmaz cildimize.
Yani domino etkisi gibi.
Faydasını bedenimizin her noktasında görürüz, hatta ruhumuzda…

Pilates Nedir? Pilatesin Faydaları Nelerdir?

Pilates Nedir? Pilatesin Faydaları Nelerdir?

Pilates, Joseph Pilates tarafından geliştirilen bir egzersiz sistemidir. Pilatesin faydaları saymakla bitmiyor. Vücudunuza esneklik katar, kaslarınızı açıp çalıştırır, dayanıklılığınızı artırır, stresinizi alıp ruhunuzu rahatlatır. Bu harika egzersizle yaşam kalitenizi ve konforunuzu yükseltmeniz mümkün. Pilatesin faydalarını yazımızda keşfedin.

Pilates nedir?

Pilates sayısız faydası olan son derece ciddi bir fiziksel fitness programı. En temeldeki faydası şu: Yaşam kalitemizi ve konforumuzu artırıyor. Yüz yıldır hayatımızda olan pilatesi, “hareket sistemi, nefes ve dengenin birleşimi” diye özetleyebiliriz.
Tüm vücudu çalıştırmaya yönelik egzersizleri kapsar. Mat üzerinde yapılabilir, pilates topu kullanılabilir veya Pilates aleti ile direnci artıran farklı egzersiz türlerini içerebilir. Denge, esneklik, kas geliştirme ve genel vücut sağlığı için iyi bir spordur.

Pilates ne işe yarar?

Temel pilates hareketleri, lastik ve topla yapılan hareketler, ayrıca aletli uygulanan tekniğiyle kaslarımızı çalıştıran pilates, eklemlerimizi ve kemiklerimizi koruyor. Pilatesi önemli bir sağlık sorunu taşımadıkça 10 yaşından 80 yaşına kadar herkes yapabilir. En ideal sonuçlar için haftada en az 2 kez, mümkünse 3-4 kez yapılması öneriliyor.

Aslen bir zayıflama yöntemi olmasa da, bedenin daralmasını sağladığı için pilates yapılırken 1-2 beden incelmek de mümkün.

Pilatesin 10 faydası

1.    Kasları güçlendiriyor ve uzatıyor.
2.    Vücuttaki tüm kasları çalıştırıyor, normal şartlarda pek aktif olmayan bazı kasları da harekete geçiriyor.
3.    Vücudu sıkılaştırıp esnekliğini artırıyor, şekillendirerek daha estetik görünmesini sağlıyor.
4.    İskelet – omurga rahatsızlıklarına ve duruş bozukluklarına iyi geliyor, omurgayı dikleştiriyor.
5.    Sakatlanma riskini azaltıyor, sakatlanmalar sonrasındaki iyileşme evresini kısaltıyor.
6.    Kan dolaşımını hızlandırıyor, daha iyi nefes alıp vermenizi sağlıyor, dokularınıza daha fazla oksijen gitmesini destekliyor.
7.    Beden, zihin ve ruh birliği sağlıyor.
8.    Denge ve koordinasyon unsurlarını geliştiriyor.
9.    Özgüven ve zindelik kazandırıyor.
10.    Pozitif enerjiyi artırıyor, stresi azaltıyor.

Dikkat edilmesi gereken 10 şey

1.    Eğer bir sağlık sorununuz varsa pilates derslerine başlamadan önce doktor kontrolünden geçmelisiniz.
2.    Hiç pilates yapmadıysanız öncesinde bir fitness programına katılmanız kesinlikle daha faydalı olacaktır.
3.    Pilatese mutlaka bir eğitmen gözetiminde başlamalısınız. Temel eğitimi aldıktan sonra evde de yapabilirsiniz.
4.    Pilates eğitiminde uzman bir spor salonu seçmelisiniz. Vücut analiziniz yapılmalı, kaslarınızın ne durumda olduğu önceden belirlenmeli. Eğitmeninizin seçiminde titiz olmalı, sertifikalarını sormalısınız.
5.    Doğru nefes alıp vermek pilatesin temeli. Hareketleri sorunsuz yapmak, kasları aktif hale geçirmek, vücudu rahatlatmak, dayanıklılığınızı ve kan dolaşımını artırmak için bu bir zorunluluk. Zaten pilates hareketlerini nefes alma tekniği yönlendiriyor.
6.    Bazı temel hareketlerde zorlanabilir ve acı hissedebilirsiniz; böyle bir durum oluştuğunda ara vermeli veya durmalısınız.
7.    Tüm hareketleri karnınızı içinize çekerek yapmalısınız. Karnı içeri çekmek, pilates hareketlerinin daha kolay yapılmasını ve dengede kalmanızı sağlıyor.
8.    Pilateste bazı hareketler size gereksiz gibi gelebilir ama bunlar bile hiç çalışmayan bir kasınızı harekete geçirir. Pilateste detaylar ve hareketlerin akıcılığı önemlidir. Bu nedenle tüm hareketleri ciddiyetle takip etmelisiniz.
9.    Kas kitlenizde kayıp olmaması için pilates yapacağınız günler protein ve karbonhidrat almaya özen göstermeli, yeterince sıvı tüketmelisiniz. Pilatesi aç veya tokken yapmamalı, derse başlamadan 1 veya 1 buçuk saat önce yemeyi bırakmalısınız.
10.    Hareketlerinizin kısıtlanmaması ve kaslarınızın takibi için pilatesi spor taytı ve çorapla (veya çıplak ayak) yapmalısınız.

Sporcu Anne Meral Öztürk: Aile boyu egzersiz çok daha keyifli

Sosyal medya hesabı Sporcu Anne ile tanınan Meral Öztürk çeşitli nedenlerle salonlara gitmeye vakit bulamayan kadınlar için sporu evlere getiriyor. Evde spor yapan ebeveynin çocuklarına da örnek olduğundan ve aile boyu egzersizin en koyu sohbetten bile daha fazla keyif verdiğinden bahseden Öztürk, “Egzersize başlamak için bir neden bulun ve başlayın. Teknoloji çağında sporu ev konforunda, ekipmana dahi gerek duymadan yapabiliyorken daha fazla bahane üretmemeliyiz.” diyor.

Cimnastiği 12 yaşında bırakmak zorunda kalan ancak içindeki spor aşkı ile 27 yaşında yeniden pilates eğitmeni olarak spor hayatına kaldığı yerden devam Meral Öztürk ile Akşam Cumartesi için bir araya geldik. Sporcu Anne sosyal medya hesabı ile özellikle kadınları spora teşvik eden Öztürk ile egzersizin faydalarından yaz ayına girerken neler yapılması gerektiğine kadar birçok konuyu konuştuk.

Önce hikâyenizi dinlemek isteriz…

Sporla başladı her şey. Sanırım var olduğum tek yer spor salonuydu. Beden eğitimi dersinde ilkokul öğretmenimin bendeki cevheri görmesiyle spor salonuna götürülmem ve akabinde ilk antrenörüm Bayram Hocam’ın da teşvikiyle profesyonelliğe adım atmam kısa sürdü.

Daha üçüncü senemde ülke çapındaki artistik cimnastik yarışmalarına katılmaya başladım. Kısa süre içinde İzmit D’si spora transfer olup takım kaptanı olarak antrenmanlara ve yarışmalara katılmaya devam ettim. Yeni kulübümde geçen üç sene sonunda Bursa Demirdöküm Kulübü’ne transfer olacakken cimnastiği kimsenin anlamadığı ama aslında anlatamadığım nedenlerden bıraktım. Kısaca, Asil’in annesi, Hüseyin’in eşiyim. Eski artistik cimnastikçi. Sekiz yıldır da pilates eğitmeniyim.

Artistik cimnastik dalında iyi giden bir kariyeriniz varmış, neden bıraktınız?

Şimdi olsa derdimi anlatırdım elbet ama benim ailemde çocuklar konuşamaz şikâyetlerini dile getiremezlerdi. Fiziksel ve psikolojik şiddetin içinde büyüdüm ve asla kabullenemesem de yine aile içinde olan biteni bir kenarda sessizce ağlayarak atlatabiliyordum ama olay boyut değiştirip antrenörüme, takım arkadaşlarıma kadar sirayet etti. Benim için ‘Olimpiyatlara gider’ diyorlardı ama emek dolu yıllarımın sonunda kaçıp köyüme döndüm.

BEDENEN VE RUHEN RAHATLAMA SAĞLAR

Peki spora tekrar nasıl geri döndünüz? Sporcu Anne sosyal medya hesabını ne zaman açtınız?

Neyse ki hikâyem hüzünlü devam etmiyor. Bir gün bana değerli olduğumu hissettiren, hayata tekrardan nasıl tutunabileceğimi gösteren pilates eğitmenliği yapmam için beni yüreklendiren ve beni eğitime yollayan eşim Hüseyin’le kesişti yollarımız. Yokluğun dibindeyiz ama spor aşk gibi bende. Genlerime işlemiş sanki. 12 yaşlarımda biten cimnastik serüvenim ardından 27 yaşımda başlayan pilates eğitmenliği 30 yaşımda anne olmam ve öğrencilerimin “Neden bir sayfa açmıyorsunuz?” sözü ardından tam da bana yakışır bir hesap ismi ile açıldı sosyal medya hesabım, Sporcu Anne.

Pilates videoları paylaşıyorsunuz. Pilatesin kişiye özgü planlanması gerekmez mi?

Kişiye özgü pilates daha çok klinik pilates için geçerli olan bir durum. Klinik pilates kişinin sakatlığına uygun olarak dizayn edilmeli ve bir tedavi olarak düşünülmeli. Fakat sakatlığı olmayan bireyler her egzersizi yapabilir. Herkes şınav çekebilir dediğimde 10 kadından 9’u yere yığılıp kalacaktır. Bu noktada benim metodum devreye giriyor. Sayfada görmediğiniz online derslerimde hareketleri en az üç farklı varyasyon ile gösteririm. Yeni başlayanlar, bir süredir düzenli egzersiz yapanlar ve ileri seviyedekiler için Instagram postlarında ise herkesin yapabileceği hareketleri seçip paylaşmaya çalışıyorum. Riskli hareketlerde ise mutlaka post açıklamasına ‘İleri seviye içindir’ notu düşüyorum. Her durumda sakatlanmayı önlemek için mutlaka hareketleri uygularken dikkat edilmesi gereken detayları ayrıntılı olarak en anlaşılır şekilde anlatıyorum.

 

Spor salonuna gidecek vakit bulamayan kadınların evde spor yapması mümkün mü?

Kadınlarımız iş hayatı, ev işi, çocuk derken spor salonuna gitme alışkanlığı edinemiyor. Ancak nasıl ki her durumda yemek yemeye vakit buluyorsak egzersize de zaman ayırmalıyız. Kadınlarımızın spora başlamalarına neden olan birincil etken fiziksel görünüm ama altta işin sağlık boyutuna odaklanmalarını istiyorum. Şöyle ki yediğiniz besinlerden maksimum besin değerini alabilmeniz için kaslarınızı çalıştırmanız gerekiyor. Her bir kas özenle çalıştırılmalı ki aldığınız gıdalardaki besin değeri kaslarınıza dolayısıyla kemiklerinize depolanabilsin. Egzersiz yapmadığınızda kas miktarınız zamanla azalıyor, yaşlılıkta hatta yaşlanmadan da kemik erimesi başlayabiliyor. Yağ oranınız hızla artıyor ki yağ oranınız ne kadar artarsa vücudunuzda depolanan toksin miktarı da o kadar artıyor. Düzenli egzersizle hormonlarımız düzene giriyor, özellikle her tür tedavi yöntemini deneyip çocuk sahibi olamayan annelerin bir nevi tedavi yöntemidir düzenli egzersiz. Buradan kadınlara şu mesajı vermek istiyorum: ‘Egzersize başlamak için bir neden bulun ve başlayın.’ Tek bir nedenle başlayıp, sonrasında gelen beden rahatlığı, ruhsal rahatlama zaten egzersizi bırakmalarına mani oluyor. Teknoloji çağında sporu ev konforunda, ekipmana dahi gerek duymadan yapabiliyorken daha fazla bahane üretmemeliyiz. Ben de kadınlara yol göstermek amacıyla madem kadınlarımız spor salonuna gidemiyor öyleyse spor onların evine gitmeli düşüncesiyle salon deneyimlerimi online olarak evlerinin içine taşıdım.

SPOR YAPAN EBEVEYN

ÇOCUKLARINA DA ÖRNEK OLUR

Canlı pilates derslerine daha çok kimler katılıyor?

Instagram sayfamın isminin Sporcu Anne olması sebebiyle beni yoğun olarak anneler takip ediyor. Bu nedenle grubumuzdaki en büyük çoğunluğu anneler oluşturuyor ama spor salonuna gidemeyen ya da spor salonunda eline tutuşturulan programlardan sıkılan herkes grubumuza dâhil olabiliyor, yaş fark etmeksizin. Tabii ileri yaş grubundaki arkadaşlarımızı onların sağlıklarını düşünerek grubumuza alamıyorum. Bir de erkekleri geri çevirmek durumundayım fakat her durumda kayıt oluşturmaksızın eşler-kardeşler ve çocukları da katılımcılarımıza eşlik ediyor, aile boyu spor yapmış oluyoruz. Aile boyu egzersizin en koyu sohbetten bile daha fazla keyif verdiğine eminim.

Çocuklara da spor sevgisini aşılamak gerektiğini söylüyorsunuz. Bu konuda aileye düşen nedir?

Ben annelere ulaşabildiğim için onlara sesleniyor gibi olsam da derslerime katılan ya da sosyal medyamı takip eden annelere onlara eşlik eden tüm aile üyelerine ve eğitimcilere de sesimi duyurmak isterim. Her çocuğun fiziksel beceri anlamında mutlaka birkaç alanda özel yeteneği vardır. Ama küçük yaştaki çocuklar kendilerini değerlendiremez. Bu noktada devreye yetişkinler girmeli. Sizler düzenli egzersiz ya da bir spor dalıyla ilgilendiğinizde yanı başınızdaki o cevherin kendini gösterebileceği bir alan yaratmış olursunuz. Spor yapan anneyi görerek büyüyen bir bebeğin çocukluk çağlarında herhangi bir spor dalı ile ilgilenmemesi imkânsız gibi bir şey. Siz aşılayın ve mutlaka en erken dönemde bir cimnastik okulunun yolunu tutun. Tüm sporların temeli cimnastiktir. Sonrasında da gözlemleyin, dinleyin çocuğunuz kendi ilgi alanını bir şekilde size gösterecektir.

KALICI BİR ÇÖZÜM İÇİN YIL BOYUNCA ÖZENLİ OLUNMALI

Yaz ayı yaklaşıyor. Diyet listeleri hazırlanmaya başladı. Peki sporla ilgili neler yapılabilir?

Öncelikle yaz hazırlıklarına yazın hemen öncesinde başlanmaması gerektiğini belirtmek isterim. Bu hazırlığı kısa bir zamana sıkıştırmaya çalışmak psikolojik açıdan kişiyi zorlayan, açlıkla ve yanlış yöntemlerle kişileri hızla kilo verme çabasına sokar. Böylece kişi kalıcı bir sonuca değil sadece yazı kurtaran bir sonuca ulaşır. Yaz bitmeden giden kilolar da geri gelir. Oysaki haftanın bir kaç günü de olsa egzersiz ve yürüyüş düzeni oluşturup buna ek olarak elimizden geldiği kadarıyla temiz bir beslenme düzenine geçiş yaptığımızda yaz öncesi acil kilo verme taktiklerine ihtiyacımız olmuyor. En basitinden tahılı azaltıp, abur cubur tüketmeyerek başlayabiliriz bu plana. Kan şekerimizi sürekli yüksekte tutan atıştırmaları bırakabiliriz. Yemeklerimizi daha yavaş yiyebiliriz. Her öğünümüzde daha fazla sebze tüketebiliriz. Akşam öğünlerimizi gündüz öğünlerimize oranla daha hafif tutabiliriz. Tükettiğimiz suyu yarım litre artırabiliriz. Haftanın üç günü egzersizle başlayıp zamanla gün sayımızı artırabiliriz. Sadece bu adımlar bile yeterli olacaktır yağ oranımızı azaltmada.